• https://www.facebook.com/AFSAMTR
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321740405
  • https://www.twitter.com/AFSAMTR
  • https://www.instagram.com/afsamtr
  • https://www.youtube.com/channel/UCd0Kp84nswcu8LdHWc3RYmA/featured
Site Haritası
AFRİKA DERGİSİ

Saat
Takvim

AFRİKA'YA GİRİŞ

AFRİKA’YA GİRİŞ
("Afrika'yı Anlamak" Kitabı s.11-16)
Afrika Kıtası, hakkında en zor yazıların yazılabildiği, Kıta ile ilgili olarak anlatılacak olaylarda kimi zamanlar kelimelerin tükendiği, bazen sustuğu ve o suskunluğunun ifadesinin inanılmaz bir çığlık olarak duyulduğu bir kıtadır. Afrika; tarihi, kültürü, gelenek ve görenekleri, insanı ve duygusu yokluğa, hiçliğe, iradesizliğe mahkum edilmenin adıdır. Afrika; zenginlik içinde fakirlik, ihtişam yerine sefalet, iktidar içinde güçsüzlüğün kaderi haline getirilmenin adıdır. Afrika; başkaları tarafından tarihinin yazılması, mazlumiyetin adı haline gelmesi, insanoğlunun ne kadar vahşileşebileceğinin göstergesi, geleceğe umudun ise pusulasıdır. Afrika; özgürlüğün Kongo nehri gibi akıp gittiği dünyada Çad gölü gibi özgürlüğün tükenişinin adıdır. Afrika; nesiller boyu süren direnişlerin adıdır. Afrika; baskı ve zulümlerin harmattan rüzgarı gibi estiği bu kıtada direnişin adıdır. Afrika; bir parça ekmek için bir yudum su için başların eğilmesinin adıdır. Afrika; altın tepelerinin üzerinde yokluğa ve yoksulluğa mahkum edilmenin adıdır. Afrika; medeni geçinenlerin obeziteden ölürken açlıktan ölmenin adıdır. Afrika; en basit önlenebilir ve tedavi edilebilir hastalıklardan ölmenin adıdır. Afrika; Batılılar tarafından üretilen ilk ilaç ve ürünler için kobay olarak kullanılmanın adıdır. Afrika; tedavülden kalkmış paraların hüküm sürdüğü ülkelerin adıdır. Afrika; istemedikleri dilleri konuşmak zorunda olan insanların kıtasının adıdır. Afrika; Senge Pieh’dir, Mansa Musa’dır, Seko Tore’dir, Mandela’dır, Nkrumah’dır, Kaddafi’dir, Shaka Zulu’dur, Jaja’dır, Abdülkadir Cezairi’dir.
Konum, Coğrafya, İklim, Orman ve Çevre Problemleri
Afrika, Eski Dünya denilen karalar topluluğunun güneybatı parçasını oluşturur. Afrika Kıtası diğer kıtalara nazaran fiziki bir bütünlük gösterir. Afrika Kıtası kendisine bitişik kabul edilen adalar ile birlikte 32.2 milyon km²lik alanı ile dünyanın %6'sını ve dünya üzerindeki kara alanlarının %24.4'ünü kapsar. Kuzeyde Akdeniz, batıda Atlas Okyanusu, güneyde ve doğuda Hint Okyanusu, kuzeydoğuda Kızıldeniz’le çevrilidir. Asya’dan Süveyş Kanalı ve Avrupa’dan Cebelitarık boğazı ile ayrılır. Kıyıları fazla girintili çıkıntılı olmayıp, toplam uzunluğu 30.500 km’dir. Kuzey-güney doğrultusunda 8000 km uzunluğunda, doğu-batı doğrultusunda 7400 km genişliğindedir. Ekvator çizgisi Kıtayı neredeyse tam ikiye böler. Kıtanın yüzeyinin % 77’si tropik bölgeler içindedir.Kıtada iki önemli sıradağ grubu vardır. Bunların büyüğü, kuzey ve batıdaki Atlas Dağlarıdır. Bu dağ silsilesinin en yüksek noktası 4300 metre ile Yüksek Atlas dağları üzerindedir. İkinci dağ grubu ise Afrika’nın güneyinde yer alan küçük sıradağlar halindedir. Kıtanın geri kalan kısmı geniş ve daha ziyade yüksek platolardan ibarettir. Doğu Afrika bölgesi büyük çöküntü hendeklerinin sıralandığı, geniş ve billuri kütlelerden meydana gelmiştir. Suriye çöküntü hendeği, Habeşistan yaylası, Kızıldeniz çöküntü hendeği bunların en önemlileridir.[1]
Kıtada genellikle denize ulaşabilen akarsu sayısı azdır. Akarsular genellikle yüksek bölgelerde akarlar ve denize ulaştıkları yerlerde ya sert akıntılarla veya çağlayanlarla yüksekten dökülürler. İç bölgelerin suları uzun nehirlerle denize ulaşır. Aynı zamanda denize ulaşamayan kapalı havzalar da mevcuttur. Böyle yerlerde yağmur suları sıcaklıkla buharlaşarak dengeyi sağlar. Afrika kıtasının belli başlı nehirleri; Nil (6679 m), Nijer, Kongo, Oranj, Limpopo, Zambezi’dir. Nehirler iç bölgelere doğru ulaşım ve nakliyata elverişli değildir. Bu sebepten uluslararası ticaret bu bölgelerde pek fazla yapılmaz. Gölleri: Kıtanın en büyük gölü, dünyanın dördüncü büyük gölü olan Viktoria’dır. Diğer önemli gölleri; Tanganika, Ngasa, Nasır baraj gölü, Kariba baraj gölleridir.[2]
Afrika kıtasında büyük iklim değişiklikleri görülmez, iklim bölgeleri açıkça görülecek şekilde birbirlerine yaklaşırlar. Zira bunu engelleyecek dağ bariyerleri ve engebeli arazi yoktur. Tropikal yağışlı iklim, kuru ve yağışlı Savan iklimi, Tropikal çöller iklimi, Subtropikal step iklimi, nemli subtropikal iklimi görülen iklimlerdir.[3] Afrika kıtası dünyada en fazla biyolojik çeşitliliğin bulunduğu bir kıtadır. Kıtanın kuzeyinde Akdeniz, doğusunda Hint Okyanusu Batısında Atlas okyanusu ile soğuk ve sıcak su akıntılarıyla deniz ve okyanuslarında da biyolojik çeşitlilik bulunmaktadır. Afrika Kıtası sosyo-kültürel anlamda çeşitli olduğu gibi canlılar açısından da çeşitlidir. 280’den fazla dilin bulunduğu Kamerun’da 8000’den fazla bitki ve Afrika kıtasının kuş ve memeli hayvanlarının yarıdan fazlası da bulunmaktadır. Ekvator ormanlarında ise abanoz, pelesenk, Afrika cevizi ve maun gibi ağaçlar bol miktarda bulunur. Ayrıca şeker kamışı ile muz önemli bitkilerdendir. Çöl bölgelerinde ve kurak yerlerde pek bitki örtüsüne rastlanmaz. Afrika’da şempanze, zürafa ekvator ormanları memeli hayvanları, goriller, yaban sığırları, aslanlar, antiloplar, yarasa, sincap türleri, maymun çeşitleri ve başta baykuş, güvercin, sülün gibi kuşlar olmak üzere çok sayıda kuş çeşidi en çok rastlanan hayvanlardandır. Afrika kıtasının bitki örtüsü diğer bölgelerde olduğu gibi iklim bölgeleri ve toprak ve su ile sıkı irtibat halindedir. Ormanlık bölgelerde ağaçlar çok çeşitli ve sıktır. Güneş ışınları yapraklar arasından sızarak yere ulaşabilmektedir. Birçok yerde ağaçların boyları 20-30 m yüksekliğinde olup, seyrek olan ağaçlar 60-70 m boyundadırlar. Güney Afrika Cumhuriyeti’ndeki orman bölgelerinin birçoğu ise insan eliyle dikilmiş ormanlık bölgelerdir. Afrika Kıtasında Kongo Havzası haricindeki bölgelerdeki ormanlık alanlar çok ciddi şekilde zarara uğramıştır. Ormanlık sahaların zarara uğramasının sebepleri çok olmaklar birlikte en önemlisi kereste kaçakçılığıdır. Afrika kıtasında 520 milyon hektarlık bir ormanlık alan bulunmaktadır. Ve bu günden güne erimektedir. Batı Afrika’nın orman sahalarının yüzde 90’ı kaybolmuştur. 1980-1995 yılları arasında Kongo Havzasında 1,1 milyon hektar ormanlık arazi yok edilmiştir. Afrika kıtasında kesilen 35 ağaca karşılık sadece 1 ağaç dikilmektedir. Gabon’da 1957’den bu yana ormanlarının üçte ikisi kesilmiştir. Afrika Kıtasında sadece Kongo-Kinşasa ve Kongo Brazzaville’de dokunulmamış doğal orman bölgeleri kalmıştır.
Afrika kıtasındaki ormanlık bölgelerin çoğunluğu tropik orman bölgelerindedir. Tropik orman bölgeleri ve yağmur ormanları dünyanın ekosisteminin ve bitki çeşitliliğinin koruyucu bölgeleridir. Bundan dolayı da Afrika kıtasında yıldan yıla aratan kuraklık ve dengesiz yağmurlar sonucu meydana gelen sellerin artmasının sebeplerinden biri de bu ormanların yok edilmesi ve bitki çeşitliliğinin azalmasıdır.
Ormanların yok edilmesinin sebeplerinden biri de etanol / bio-yakıt üretimi için bu bölgelerde ekilebilir alanlar açmak içindir. Afrika kıtasında ticari çiftçilik arttıkça orman alanları daralmaktadır. Özellikle Avrupalı büyük firmalar çok geniş arazilerde tarım yapmak için ormanları yok etmektedirler. Endüstrileşme ve şehirleşmeler de ormanların yok edilmesinde etkenlerdir. İnsanların günlük ihtiyaçları için de odunu yakıt olarak kullanmaları da ormanların yok olmasında önemli sebeplerden biridir. Afrika kıtasındaki yoksulluk da ormanların yok olmasındaki sebeplerden biridir. İnsanlar açlık ve yoklukla karşı karşıya kalınca para kazanmak için ormanlardan kereste kesip onları satıyorlar. Afrika kıtasında Sahra bölgesinde Sahra çölünün her yıl genişlediği bildirilmektedir. Sahra civarındaki bölgelerde Afrika ormanlarının sadece yüzde 8’i bulunmaktadır.
Afrika ülkelerinde ormanların korunması ve desteklenmesi ile ilgili farklı programlar bulunmaktadır. Örneğin Burkina Faso’da korumaya alınmış bölgeler bulunmakta ve Forest Investment Programme uygulanmaktadır. Senegal 1990 yılından bu yana ormanlarının 875,000 hektarlık bölümünü ki yüzde 10’una tekabül etmektedir kaybetti. Senegal’in ormanlarının sadece yüzde 11’i koruma altındadır. Nijer 1990-2010 yılları arasında ormanlarının yüzde 38’ine tekabül eden 741,000 hektarlık ormanlık alanı kaybetmiştir. Nijer dünyanın en fakir ülkeleri arasında sayılmaktadır. Hâlbuki Nijer’in fakirliği yokluğundan değil varolan kaynakların kullanılamamasındandır. Sık sık kuraklık ve açlıktan ölümlerle karşı karşıya kalmaktadır. Moritanya 1990-2010 yılları arasında ormanlarının yüzde 41’ine tekabül eden 173,000 hektar ormanlık alanını kaybetmiştir. Sudan 1990-2010 yılları arasında ormanlarının yüzde 10’una tekabül eden 6,432,000 hektar ormanlık arazisini kaybetmiştir.
Su kaynakları gittikçe tükenmekte veya kurumaktadır. Örneğin Çad Gölü’nün 1973’te çekilmiş uydu fotoğrafıyla bugünkünü karşılaştırdığımız zaman gölün gittikçe daraldığını görmekteyiz.
Somali’de gittikçe yaygınlaşan “katil ağaç” diye adlandırılan ağaç cinsi ile ilgili önlemler alınmalıdır. Bu ağaç cinsi Somali’de olmayan bir ağaçtı. Somali’de 10 milyon civarında çöllerde dolaşan deve bulunmaktadır. Bu develerin yoğun oldukları bölgelere havadan çuvallarla tohumlar atılmış patlayan çuvallardan çıkan tohumları da develer yemiştir. Develerin gübre olarak toprağa bıraktıklarından da bu ağaç cinsi ortaya çıkmıştır. Bu tohumun topraktan bitebilmesi için bu işlemden geçmesi gerekiyormuş. Bu ağaç cinsi Doğu Afrika’da Afrika kıtasının içine doğru gittikçe yayılmaktadır. Bu ağaç cinsi kendinden başka hiçbir bitkiye hayat hakkı tanımamakta ve bulunduğu yerlerde çok ciddi şekilde su çekmektedir.
Afrika’da çevre problemleri basit bir şekilde küresel ısınma, kirlilik ve ormanların yok edilmesi değil sistematik bir yeni sömürgecilik metodu ile sömürme ve bunun da çevreye ve insanlara etkisi olarak da görülmelidir.
Demografik Yapı
Afrika Kıtası dünyanın en büyük ve en fazla nüfus yoğunluğuna sahip ikinci kıtasıdır. Buna karşılık nüfusu yüzölçümüne oranla çok azdır. Sadece 1,2 milyar civarında nüfusa sahiptir. Nüfus azlığının birçok sebebi olmakla birlikte en önemli sebebi köleliktir. Sömürgecilik döneminde, rakamlar çok farklı verilmekle birlikte, 40 ile 90 milyon arası insanın köleleştirilerek Afrika kıtasından götürülmüştür. Örnek vermek gerekirse Kongo havzasının 12 milyon nüfusu var iken bunun 6 milyonunun götürüldüğü dikkate alınırsa durumun vahameti daha iyi anlaşılabilir. Doğal olarak çöl bölgelerinde daha az nüfuslu olmasına rağmen Batı Afrika ve Sahil ülkeleri daha yoğun nüfusludur. Nüfusunun bu kadar az olmasının birçok sebebi bulunmaktadır. Sömürgecilik, köle ticareti, göçler, iç savaşlar, bölgesel çatışmalar gibi birçok neden sayılabilir. Nüfus artış hızı ve genç nüfus oranı yüksek olmasına rağmen ortalama ömür birçok ülkede 50 yaşın altındadır. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu istatistiklerine göre bunun en temel sebebi son 20 yılda HIV/AIDS oranının artışıdır. Nijerya ve Uganda gibi ülkelerde nüfus artış hızı ciddi şekilde yüksek görünür iken kıtadaki ülkelerin çoğunluğunda nüfus artış hızı % 2’nin üzerindedir.[4] Sahraaltı Afrika’da ciddi gelişmeler meydana gelmekle birlikte hızlı nüfus artışı en büyük meydan okuma olarak ortaya çıkmaktadır. Bebek ölümleri kıtada diğer bölgelere göre hayli yüksektir. Örneğin Angola’da her 1000 doğumdan 190’ı ölümle sonuçlanmaktadır.
İngiliz eski sömürgelerinde genelde etnik yapı daha fazla farklılık göstermektedir. Bunun sebebi de İngilizlerin Afrika’dan köle götürürken Güneydoğu Asya ve Hint alt kıtasından sömürgeleştirdikleri bölgelerden de buraya köle, esir veya işçi olarak insan getirmeleridir.
En fazla nüfusa sahip ülkeler şunlardır. Nijerya:180.000.000, Etiyopya: 96.000.000 ve Mısır:83.000.000.
En az nüfusa sahip ülkeler de şunlardır: São Tomé and Príncipe: 194,161, Mayotte (France): 217,000, Cape Verde: 501,674.
Afrika Kıtası gelişmeye ve kalkınmaya devam ederken yeryüzündeki en fakir ülkelerin de hala bu kıtada olduğu gerçeği göz önünde bulundurularak kıtadaki kitlesel nüfus artışının nasıl etkileyeceğini zaman gösterecektir.[5]


[1]John A. Clarke, R. J.Harrison Church, H. R. J. Davies, An Advanced Geography of Africa,  Hultoneducational Publications, Huddresfield, 1975, s 21.

[2]John A. Clarke, R. J.Harrison Church, H. R. J. Daviess. 23.

[3]Age. 76.