Mustafa EFE AFSAM Başkanı
mustafaefe@afsam.org
Adalet Peşinde İki Cesur Ülke : Türkiye ve Güney Afrika Cumhuriyeti
11/01/2025 Mustafa EFE AFSAM Afrika Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Gazze'de İsrail'in Soykırımcı saldırıları bütün dünyada tepkilerin oluşmasına yol açtığı gibi Güney Afrika Cumhuriyeti'nde de ciddi bir tepkiye yol açtı. Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarını protesto etmek amacıyla, 2018'de Tel Aviv'deki Büyükelçisini süresiz olarak geri çekmişti. O tarihten bu yana Güney Afrika Cumhuriyeti'nin İsrail'de yalnızca bir irtibat ofisi bulunuyordu. İsrail'in son soykırımcı saldırılara girişmesi ve ateşkes çağrılarını kabul etmeyerek sivil halka yönelik saldırılarını sürdürmesi üzerine İsrail'deki tüm diplomatlarını istişarelerde bulunmak üzere geri çağırdı. Güney Afrika Cumhuriyeti Meclisi, İsrail'le diplomatik ilişkilerin askıya alınması ve bu ülkenin Pretorya Büyükelçiliğinin de kapatılmasına karar verdi. Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, BRICS liderleri ile yaptığı çevrimiçi toplantıda, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında uluslararası hukuku açıkça ihlal ettiğini ve savaş suçu işlediğini belirterek uluslararası toplumu Filistin'deki çatışmaların adil ve barışçıl bir şekilde çözülmesine yönelik acil ve somut adımlar atmaya davet etmişti. Soykırımın devam etmesi ve dünyanın herhangi bir şekilde müdahale etmemesi üzerine Güney Afrika Cumhuriyeti konuyu Uluslararası Adalet Divanına (UAD) götürmeye karar verdi. Fakat şu gözden kaçırılmamalıdır ki mahkemenin emirleri yasal olarak bağlayıcı denilse de emirlerin yerine getirilmesi pek de mümkün görülmemektedir. Çünkü Divan'ın kararı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmadığı takdirde yine pek bir hükmü olmamaktadır.
Güney Afrika Cumhuriyeti'ndeki Apartheid Rejimi ve Siyonist Apartheid İsrail Rejimi Apartheid döneminde Güney Afrikalılar da Filistinlilerin yaşadığına benzer bir ayrımcılık, baskı ve zulümlere maruz kalmışlardı. Güney Afrika Cumhuriyeti'nde 1948 yılında ülkedeki yaklaşık yüzde 20'lik beyaz azınlığın üstünlüğüne dayanan Apartheid Rejimi kurulmuştur. 1994 yılında siyahların da oy kullanabildiği ilk demokratik seçimlere kadar bu baskı ve zulüm rejimi devam etmiş ve binlerce kişi bu zalim rejime karşı mücadele sırasında hayatlarını kaybetmiştir. Siyonist Apartheid Rejimi İsrail de 1948 yılında Filistin'de işgal ettiği bölgelerde kurulmuştur. Kurulduğu günden bu yana Siyonist katil rejim de binlerce Filistinliyi katletmiştir. Apartheid tecrübesinden dolayı Filistinlilerin yaşadıklarını en iyi anlayabilen ülke Güney Afrika Cumhuriyeti'dir. Diğer yandan Güney Afrika Cumhuriyeti ekonomik, siyasi ve sosyal olarak hiçbir devlete bağımlılığı olmayan ve tahakküm altına girmeyen yapısı vardır. Devlet olarak bağımsız davranabilen, kendi kararlarını verebilen, dış baskılara ve müdahalelere boyun eğmeyen bir ülkedir. Bundan dolayı Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Uluslararası Adalet Divanına başvuruyu yapan bir ülke olması tesadüf değildir. Güney Afrika Cumhuriyeti'nin İsrail'in Gazze Soykırımını Mahkemeye Taşıması Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail'in Gazze Şeridi'nde "soykırım" suçu işlediği ve bu suçlardan sorumlu tutulması gerektiği ifade edilerek 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesine dayanarak 29 Aralık 2023 tarihinde Uluslararası Adalet Divanına başvurmuştur. 80 sayfayı aşan başvuru dilekçesinde Gazze'de yaşananlar, iddialar ve deliller detaylı bir şekilde açıklanmaktadır. Güney Afrika Cumhuriyeti dilekçesinde "soykırım suçunu işleyen, soykırım için teşekkül oluşturan, doğrudan ve alenen soykırımı kışkırtan, soykırıma teşebbüs eden, soykırıma iştirak eden kişilerin yetkili bir ulusal veya uluslararası mahkemede cezalandırılmasını" sağlaması istenmektedir. Duruşmalar neticesinde ihtiyati tedbir kararı çıkarılması Gazze'de soykırımın durdurulması için bir umut ortaya çıkarmıştır. Diğer yandan son olarak Hamas'ın ateşkesi kabul etmesine rağmen Apartheid İsrail'in Refah'a saldırılara başlatması Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu için tutuklama emri çıkartılabilir.
Türkiye'nin Davaya Müdahil Olması Türkiye ve Güney Afrika Cumhuriyeti Afrika kıtasında en iyi ilişkilere sahip iki ülkedir. Bu anlamda Türkiye de dış politikada takip ettiği bağımsız politikası, haksızlık ve hukuksuzlukların karşısında olması, mazlum milletlerin tarafını tutması ve Filistin davasının her zaman yanında olması Güney Afrika ve Türkiye'nin birçok noktada birlikte davranması imkânını doğurmuştur. Türkiye, Divan'daki davaya müdahil olmadan önce de Güney Afrika'ya Gazze'deki Soykırımı belgeleyen bilgi, belge ve doküman sağlayacağını ilan etmişti. BM üyesi ülkeler kendiliğinden Divan'ın Statüsü'ne de taraftır. Bundan dolayı Türkiye de UAD'de taraftır. Türkiye'nin NATO üyesi bir ülke olarak bu davaya müdahil olması birçok devletin de davaya müdahil olmasının önünü açacaktır. Özellikle de İslâm İşbirliği Teşkilatı üyesi devletlerin "Gazze Soykırımı Davası"na müdahil olmalarını teşvik edecektir. Türkiye hem Anadolu Ajansı ve TRT gibi medya organları vasıtasıyla bütün dünyaya Soykırımı belgeleyen haberler ve belgeler sunduğu için hem de Filistinlilerle çok yakın ve hızlı bir şekilde iletişim kurabilen bir ülke olduğu için davaya müdahil olması normal bir durumdur. Türkiye'nin bir NATO üyesi olarak davaya müdahil olması da ayrı bir tartışma konusu olmuştur. Bu durum ABD'nin de gündemindeydi. ABD, Türkiye'nin UAD'de İsrail aleyhine açılan "soykırım" davasına müdahil olması konusunda Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, ABD'nin UAD'de devam eden İsrail davası konusundaki tutumunun net olduğunu ve Ankara'nın kararıyla ilgili yorumun Türkiye'ye ait olduğunu ve bu durumun değerli bir NATO müttefikleri olan Türkiye ile ilişkilerini zedelemeyeceğini, bazen müttefiklerle bazı konularda farklı düşünmelerinin normal olduğunu belirtti. Sonuç olarak, Türkiye'nin davaya müdahil olması daha fazla ülkenin müdahil olmasını sağlayacaktır. Güney Afrika Cumhuriyeti ve Türkiye bundan sonraki süreçlerde de daha fazla birlikte davranacaklardır. Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Dünya 5'ten Büyüktür" söylemine ve Birleşmiş Milletlerin yeniden yapılandırılması gibi konulardaki yaklaşımlarına hem Güney Afrika Cumhuriyeti'nden hem de diğer ülkelerden ciddi bir destek gelecektir. Gazze Soykırımını engelleyemeyen dünya yeni bir düzenin kurulmasını kabul etmek zorunda kalacaktır. Bu yazı TRT Arapça'da yayınlanmıştır. تركيا وجنوب إفريقيا شراكة من أجل العدالة - @trtarabi https://www.trtarabi.com/opinion/تركيا-وجنوب-إفريقيا-شراكة-من-أجل-العدالة-18093901 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
TÜRKİYE-SENEGAL İLİŞKİLERİNDE TARİHİ DÖNÜM NOKTASI - 10/11/2024 |
Afrika Stratejik Araştırmalar Merkezi (AFSAM) Başkanı Mustafa Efe, Senegal Cumhurbaşkanı Beşir Cuma Fay'ın Türkiye ziyaretini AA Analiz için kaleme aldı. Türkiye genel olarak Afrika ülkelerine ilham kaynağı olduğu gibi Senegal de diğer Afrika ülkeler |
ETİYOPYA’DAKİ YAŞANANLARI DOĞRU OKUMAK - 25/06/2023 |
Son günlerde Etiyopya’daki Müslümanların durumları ile ilgili medyada çıkan haberler ve değerlendirmeler yapılmaktadır. Doğru kamuoyu bilgilendirmesi yapılmadığı takdirde Etiyopya Müslümanlarının son beş yıldaki kazanımları tehlikeye atacaktır. |
AFRİKA-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNDE AFRİKA PERSPEKTİFİ SORUNU - 13/09/2012 |
Tarihi ve jeopolitik açıdan bir Afro-Avrasya ülkesi konumundaki Türkiye son yıllarda çok boyutlu bir dış politika izlemeye çalışmaktadır. |